26 Ekim 2016 Çarşamba

Hayatın En Acımasız Yüzü, Kanser.

Başınıza gelen her sorun diğerinden biraz büyükse sizin için en büyük sorundur. Sevgiliden ayrılmak, kilo almak, sevdiğiniz kıyafetin bedenini bulamamak bile insanın en büyük sorunu olabilir. Ben hayatın en büyük sorunun ölüm olduğunu düşünürüm hep, her şeyin zamanla bir çözümü var ancak ölümün geri dönüşü yok. Zamanın çözemediği hiçbir şeyin olmadığını düşünürdüm hep taa ki o adını bile söylemekten nefret ettiğim "kanser"le tanışana kadar.
Nedir kanser?
Kanser hayatımız boyunca hep duyduğumuz, televizyondan oradan buradan sürekli kulağımıza gelen duyup üzüldüğümüz ama bir süre sonra normal hayatımıza döndüğümüz bir hastalık adı.
Ama insanın başına gelince, hayatında bu hastalık evrelere ayrılıyor.
- İnanamamak.
- İnanıp, inanmamak arasında kalmak.
-Kabullenip çözüm aramak.
Yanlış anlamayın, kanser olan ben değilim. Küçük yaşta ailem ayrıldı ve yıllar sonra babam evlendi. Düzgün, mutlu küçük bir ailemiz oldu. Bir de ailemize küçük kardeşim eklendi. Henüz 1 buçuk yaşında. Her şey düzgün giderken, kardeşimin annesinin yani benim öz ablamdan farksız gördüğüm kadının kanser haberini aldık. Raporlar, sonuç beklemeler, sonuç beklerken sürekli olumlu düşünceler..
Her şeyin açıklanacağı son gün geldi. PET/CT sonucunu aldık. Bir arkadaşımın annesi doktordu ve kendi doktoruna gidene kadar bekleyemediğim için raporları ona gönderdim. Sonuç tam bir felaketti, hayatımın en büyük yıkım anını o anda yaşadım.
İçerde kardeşim ve onunla oynayan annesinin sesleri gelirken, o kadın bana kanserin çok yayıldığını, artık tedavi bile edilemeyeceğini söyledi.
Yıkıldım. Ne yapacağımı şaşırdım. Onlara belli edemezdim ama o an içimde yaşadığım acıyı sizlere tarif edemem. Kendimi hemen dışarı attım, erkek arkadaşımla buluştum, ağladım, ağladım.. Ama o kadının sözleri kulağımdan bir an gitmedi, eve giremedim, yüzüne bakamadım.
Ne demek ya? Benim kardeşim daha bir yaşında, onun anneye, anne sevgisine ihtiyacı var. Ben parçalanmış bir aile içinde büyürken ilk doğduğu anda ona bir mektup yazdım. Hayatının hiçbir zaman benim gibi olmayacağına, bu ailenin her zaman sağlam olacağına dair ona söz verdim. Nereden çıktı şimdi bu kanser?
Günler geçti, kendi doktoruna gitti. Kendi doktoru olumlu, hatta son derece olumlu konuştu. Tedavi edilmesinin %98 olduğunu söylediler. Ancak o kadın benim psikolojimde öyle yer etti ki, inanamadım.
Bahsettiğim kadın o kadar güçlü bir insan ki bir gün olsun bize bu hastalıkla neler çektiğini hissettirmedi.
4. kemoterapi alındı tekrar PET çekildi, 3 gün içinde o sonuçlar çıkacaktı ama o 3 gün benim için 3 yıl oldu.
Sonuçları aldık! Allahım şükürler olsun hepsine cevap vermişti tedavi, mutluluktan ağladım, şükür ettim.
Ama hayatım "OH BE!" dedirtmedi tekrar bana, erkek arkadaşımın ailesi benim de ailem oldu. Annesi annemden farksız, ablaları ablamdan farksız oldu. Tek ailem dağılmıştı belki ama iki tane ailem olmuştu.
Ben "kanser"in adını bir daha duymak istemezken, kanser tekrar çıktı karşıma. Erkek arkadaşımın annesi de kanser çıktı.
Doktorları gezdik, bir sürü doktor gezdik. Hepsi olumsuz. Öyle bir şey ki insanların ağzından çıkacak tek kelimeye bakıyorsunuz yenebileceğinize tutunmak için.
Bir doktora gittik, hastane ve doktor adı vermeyeceğim ama umarım hiç kimse onun eline düşmez. İnsanlarla dalga geçiyor resmen, sanki hamilelik haberi veriyor nasıl gülerek, eğlenerek insanların duygularını yok sayıyor. Gülerek insanların canı için ömür biçiyor.
Yıkılmış halde oradan çıktık, çok iyi bir hastanede "çok iyi" denilen bir  doktor için randevu aldık. Hepimiz dua ede ede doktorun yanına girdik, doktor o kadar güzel konuştu ki hepimiz mutluluktan uçtuk. Kemoterapiye orada başladık ancak fiyatı çok yüksek olduğu için SGK'ya geçmek istediğimizi söyledik.
O güler yüzlü doktor bunu duyunca öyle bir değişti ki bir ciddiyete büründü ve bir daha para da verseniz buraya gelemezsiniz, hastanız da çok yaşamaz dedi.
Yine bir yıkım aşaması, sonra Allah karşımıza birinin aracılığı ile bir doktor çıkardı. Süalp TANSAN.
Kesinlikle parada gözü olmayan, tedavisini, ne yaptığını gerçekten bilen harika bir doktor. Resmen bizim kahramanımız oldu, her gün ona dua ediyoruz. Şuan tedaviye orada devam ediyoruz ve çok şükür iyi gidiyor.
Şuan her şey iyi olsa da bu öyle bir şey ki bi an kendini çok iyi hissediyorsun, bir anda ise öyle bir yıkım yaşıyorsun ki şuan iyi peki ya sonra?
Kanserden kurtuluş yok, bir kere hayata girince kanseri yendim diye bir şey yok vücudundan tam olarak yok edemiyorsun bu laneti. Zaten bunu öğrendiğinde internetten o kadar çok araştırma yapıyorsun ki bu konuda resmen uzman oluyorsun.
Şuan anlıyorum o kadar doluyum ki saatlerce de yazsam içimdeki acıyı, duyguları buraya sığdıramam. En azından bu kadarı acımı şimdilik az da olsa paylaşmaya yetti.
Uzun bir yazı, okuyan herkese çok teşekkür ederim.
Allah kimseyi sağlığı ve sevdiklerinin sağlığı ile sınamasın.

4 Nisan 2016 Pazartesi

Sephora Rouge R21 Ingenuous


Yazın iyice kendini hissettirdiği bir günden herkese merhaba! :)

Bugün sizlere anlatacağım ürün çantamdan hiç çıkarmadığım bir rujum. Sephora Rouge R21 Ingenuous :)


Sürümü, yapısı çok çok güzel, tam bir sür - çık ruju. 
Yarı mat bir yapısı var, dudakları kurutmuyor.
Çok hafif bir kokusu var, koku hassasiyeti olanları bile rahatsız edeceğini sanmıyorum.


Rengi de bu şekilde, benim en sevdiğim renklerden. :)

Benim en sevdiğim rujlarımdan biri. Siz kullanıyorsanız düşüncelerinizi almak isterim.
Sevgilerle. :)

3 Nisan 2016 Pazar

Milkshake Conditioning Whipped Cream ( Saç Bakım Köpüğü )


Herkese merhabalaar! :)
Birkaç gündür özel işlerim nedeniyle bloguma vakit ayıramadım, boş bulduğum bir anda hemen size mükemmel bir ürünü anlatmak için buraya geldim! :)

Bu saç bakım köpüğünü kullandıktan sonra ben bu kadar zaman bunu nasıl almamışım diye resmen kendime kızdım.


Ürünün hangi iyi özelliğinden başlayacağımı bilemiyorum, çünkü her şeyiyle mükemmel buldum.

İlk olarak kokusu, o kadar güzel bir vanilya kokusu var ki resmen iştahımı açıyor. İnsanın yiyesi geliyor. :)

Banyodan sonra nemli saça, diplere çok gelmeyecek şekilde sürüyorum. Normalde saçımı rahat tarayabilmek için saç açıcı sprey kullanıyorum ama bu ürün ona gerek bırakmadı. Saçıma sürdükten sonra taradığımda resmen tarak saçlarımdan akıyor.

Fönle saçımı kuruttuğumda çok elektriklenir benim saçlarım, bundan sonra saçlarım hiç elektriklenmedi ve yuummuşacık oldu! 

Saçı kesinlikle ağırlaştırmıyor.

Ürünün şişesinden dolayı fotoğrafını çekemedim, arkasındaki yazıyı buradan yazacağım. 

Saça bakım sağlarken saçın nem dengesini ve renginin yoğunluğunu korumak üzere formüle edilmiştir. Saçın yumuşak, parlak ve sağlıklı olmasını sağlar. İçeriğindeki süt proteinleri saçın yapısını güçlendirerek bakım sağlarken özel baş derisi koruma amaçlı kullanılan diğer bir madde ise uzun ömürlü nem sağlar. Saçın renginin solmasını önler. 

Saçımda boya olmadığı için, saçın renginin solmasını ne kadar önlediğini bilemem. Ama diğer yazan her şeyin beklentiyi karşıladığını söyleyebilirim.

Kesinlikle önerdiğim bir ürün, ben kuaförümden 50 TL'ye aldım. 

Siz kullandıysanız sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum.
Sevgilerle. :)


31 Mart 2016 Perşembe

Wet n Wild Comfort Zone Far Paleti


Günaydınlaaar! :)

Öncelikle size bugün gördüğüm son derece ilginç rüyadan bahsetmek istiyorum, sanırım makyaj malzemeleri ile yavaş yavaş delirmeye başlıyorum. :) Rüyamda Capacity'deki Mac mağazasındaydım birkaç ürün alıp deniyordum, yanında da bir sürü hediye veriyorlardı. Ürünleri aldım otoparka indim otopark birden akıl hastanesine dönüştü ve beni içeri kilitlediler. Kabus mu komik mi bilmiyorum ama sanırım bu blog, makyaj işleri epey bilinç altıma yerleşti. :)

Haftasonu yaklaştıkça enerjim artmaya başlıyor, sabahları daha bir mutlu uyanıyorum! Eminim siz de aynı benim gibisinizdir. :)
Kahvaltımı yaptım, evi toparladım, kahvemi aldım geçtim bilgisayarımın başına :)

Bugün sizlere wet n wild comfort zone paletimden bahsetmek istiyorum.


Bundan çok daha önce bahsetmeliydim ama malesef bu güne kaldı çünkü bu benim uygun fiyatlı far paletleri arasında en sevdiğim bu!

Hem günlük makyajda, hem gece makyajında kullanabileceğiniz renkler mevcut.
Sol üstteki rengi kaş altımı ve göz pınarlarımı aydınlatmada kullanıyorum kesinlikle abartılı durmuyor. 

Günlük makyajımda genellikle soldan ikinci rengi göz kapağıma, üçüncü rengi ise katlanma bölgeme kullanarak uyguluyorum.

Şöyle paletin daha yakından bir fotoğrafını göstererek daha detaylı bahsedeyim,



Paletin bütün renkleri güzel ve hepsi oldukça pigmentli. Bir tek sağdan ikinci rengi pek fazla kullanmıyorum hatta bu zamana kadar en fazla 1-2 kez kullanmışımdır.

Ürünün tek sevmediğim özelliği ambalajı, çok kalitesiz ve içinden çıkan aplikatör ( gerçi ben onu zaten kaybettim) çok saçma bir yapıda. :)

Azıcık tozutuyor ama zaten her far illa az da olsa tozutuyor.

Fiyatı 19 TL indirimden çok daha uyguna bulabilirsiniz. Gerçekten fiyat - performans olarak çok çok iyi. 

Siz kullanıyorsanız, sizin de görüşlerinizi almak isterim.
Mutlu Günleer! :)

30 Mart 2016 Çarşamba

Flormar Pin Up Serisi DS14


Merhabalaar! :)
Vizelerin başlamasıyla birlikte bloguma çok vakit ayıramasam da elimdeki ürünleri tanıtmaya çalışıyorum :)

Bugün bahsedeceğim Flormar'ın Pin Up serisinde DS14 numaralı ruju,


Ben bu rujun yapısını ve kalıcılığını gerçekten başarılı buldum.
Genellikle rengini azaltarak sürüyorum, çamtamda hep taşıdığım bir ürün :)


Rengi bu şekilde fiyatı da yanlış hatırlamıyorsam 11 TL. :)
Bu renk rujlar sevenlere öneririm.

Sevgilerle. :)


29 Mart 2016 Salı

Givenchy Dahlia Noir Vücut Parfümü - Losyonu & Le Rouge 202


Herkese yeniden merhabaa ! :)
Sürekli aynı girişi yapıyorum artık farklı bir giriş cümlesi bulmalıyım bu yazılara başlarken. :)

Bugün size iki tane favori ürünümden bahsetmek istiyorum :)


İkisi de birbirinden güzel olan bu ürünlerden ilk Dahlia Noir ile başlamak istiyorum.

Dahlia Noir bir vücut parfümü / losyonu.

Kokusu inanılmaz güzel. Normalde vücut losyonlarının nedense beni rahatsız eden bir yapısı var böyle tarif edemediğim bir cinsten ancak bu üründe o rahatsızlığı hiç duymadım.
Ve inanılmaz kalıcı, sürmemin üstünden saatler bile geçse hala kokusunu net bir şekilde alabiliyorum.

Diğer ürün ise Givenchy'nin Le Rouge isimli 202 numaralı ruju.


Kış aylarına veda etmemiz ile birlikte çok koyu renkli rujlara da yavaş yavaş veda ediyoruz. :)
Ben bu rujun rengini çok beğendim ancak ben bu renklerden çok çabuk sıkılabiliyorum da , şuan bendeki deneme boyu. 
Şimdilik aramız iyi rengi de hoşuma gidiyor. İlerleyen günlerde hala rengini sever miyim şimdilik bilemiyorum. :)


Bu da rengini merak edenler için. 

Umarım yazımı sevmişsinizdir. Sevgilerlee. :)


28 Mart 2016 Pazartesi

H&M Nude Eyeshadows


Herkese merhabalaar. :)

Bugün size bahsetmek istediğim ürün H&M'in "Nude Eyeshadows" isimli far paleti.


Sanırım hayatım boyunca kullanıp en sevmediğim palet bu oldu benim.
Renklerini çok çok severek aldım, son zamanlarda H&M'in adını da kozmetik ürünlerinde pek sık duyduğumuzdan büyük beklenti içindeydim.

Tester yoktu o yüzden deneme şansım olmadı.
Aldım heyecanla denemek için açtım veee ben şok! :)


O kadar az renk veriyor ki özellikle açık olan renkler nerdeyse hiç belli olmuyor. 

Eve geldim, tekrar denedim bastıra bastıra sürmeye çalıştım yok istediğim rengi elde edemiyorum.
Belli belirsiz bir renk veriyor, verdiği renk de birkaç saat içinde uçup gidiyor.

Fiyatı 15 TL

Dediğim gibi benim için sınıfta kalan bir ürün oldu.

Sizin de düşüncelerinizi almak isterim.
Sevgilerle. :)